Introduction-Aim: Estrogen treatment had been tested in patients with acromegaly and proven effective with studies in the previous years. In the light of this information, we aimed to examine estrogen receptors and estrogen receptor gene expressions in tissues taken during operation from acromegaly patients, who had indication for surgery, and evaluate correlation of these parameters with clinical activity. Also, we assigned patients with non-functioning pituitary adenoma as control group and aimed to compare them with acromegaly group by applying same procedures. The purpose of this study is to determine the importance of estrogen positivity in acromegaly patients and whether it would be a marker of prognosis and treatment regimen in the future.Materials and methods: This study included 34 acromegaly patients and 33 non-functioning pituitary adenoma patients who were above 18 years of age and had an indication for surgery. Pre- and post-operative basal pituitary and peripheral hormone levels and magnetic resonance images (MRI) of patients were evaluated. Post-operative remission status and received treatment of patients were recorded, immunohistochemical staining features were assessed from pathological results. Immunohistochemical staining was done for ER in samples taken from patients during surgery. Also, gene expressions for ESR1 and ESR2 in these tissue samples were identified by qRT-PCR method.Results: The diameter and volume of adenoma were higher in cases with non-functioning adenoma comparing to acromegaly cases. Also, optic chiasm compression, cavernous sinus infiltration and residue ratio on post-operative MRI were also higher in non-functioning adenoma cases. Post-operative remission rates were better in acromegaly patients. Hormonal insufficiency was higher in non-functioning adenoma patients. While immunohistochemical (IHC) staining with ER was positive in 10 patients (31.3%) of acromegaly group, it was positive in 15 patients (45.5%) of non-functioning adenoma group. There was no significant difference between two groups in terms of IHC staining with ER, immunoreactive score, ESR1 and ESR2 Ct values. When we evaluated remission status in all patients, no difference was observed for Ki-67 proliferation rate, p53 mutation, ER immunoreactive score and ESR2 Ct values between patients with and without remission. However, ESR1 Ct value was significantly lower in patients with remission than patients without remission. In acromegaly group, ER positivity was identified only in patients with remission but it was identified mostly in patients without remission in non-functioning adenoma group.Conclusion: Our results show that receptor positivity rate and gene expression level of estrogen are similar in patients with acromegaly and non-functioning adenoma. Also, it is suggested that estrogen receptor positivity for acromegaly patients and high ESR1 gene expression rate for both groups might be a marker of good prognosis. However, further studies with more patients would be ideal to present the necessity of routine testing for receptor positivity rate and gene expression level of estrogen in acromegaly patients.
Giriş-Amaç: Akromegali hastalarında geçmiş yıllarda östrojen tedavisi denenmiş ve etkinliği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Bu bilgiler ışığında, cerrahi endikasyonu olan akromegali hastalarından operasyon sırasında alınan doku örneklerinde östrojen reseptörü ve östrojen reseptör gen ekspresyonu bakmayı ve bu parametrelerin klinik aktivite ile ilişkisini değerlendirmeyi planladık. Aynı zamanda kontrol grubumuzu nonfonkiyone hipofiz adenomu olan hastalar olarak belirledik, aynı prosedürleri bu hasta grubuna da uygulayarak, akromegali grubu ile karşılaştırma yapmayı hedefledik. Bu çalışmanın amacı akromegali hastalarında östrojen reseptör pozitifliğinin öneminin ve gelecekte prognoz ve tedavi rejimi belirleyicisi olup olamayacağının belirlenmesidir.Gereç ve Yöntem: Bu çalışma 18 yaş üstü cerrahi endikasyonu konulan, 34 akromegali hastası ve 33 nonfonksiyone adenomlu hasta ile gerçekleştirildi. Hastaların operasyon öncesi ve operasyon sonrası bazal hipofiz ve periferik hormon seviyeleri ve MR görüntüleri değerlendirildi. Hastaların operasyon sonrası remisyon durumları ve aldığı tedaviler kayıt edildi, patoloji sonuçlarından immünohistokimyasal boyanma özellikleri incelendi. Hastalardan operasyon sırasında alınan doku örneklerinde ER için immünohistokimyasal boyama yapıldı. Aynı zamanda bu doku örneklerinde ESR1 ve ESR2 için gen ekspresyon seviyeleri qRT-PCR yöntemi ile belirlendi. Bulgular: Nonfonksiyone adenom olgularında akromegali olgularına göre adenom çapı ve adenom hacminin daha büyük olduğu tesbit edildi. Yine nonfonksiyone adenom olgularında optik kiazma basısı, kavernöz sinüs infiltrasyonu ve postoperatif MR'da rezidü oranı daha fazla bulundu. Akromegali hastalarında postoperatif remisyon oranları daha iyiydi. Nonfonksiyone adenomlu hastalarda hormonal yetmezlik daha fazla görüldü. ER ile immünohistokimyasal boyanma akromegali grubunda 10 (%31.3) hastada pozitifken, nonfonksiyone adenom grubunda 15 (%45.5) hastada pozitifti. İki grup arasında ER ile IHK boyanma, ER immünoreaktif skor, ESR1 ve ESR2 Ct değerleri açısından fark saptanmadı. Tüm hastalarda remisyon durumu değerlendirildiğinde Ki-67 proliferasyon oranı, p53 mutasyonu, ER immünoreaktif skoru ve ESR2 Ct değerleri açısından remisyonda olan hastalar ile remisyonda olmayan hastalar arasında fark saptanmadı. Ancak ESR1 Ct değeri remisyonda olan hastalarda remisyonda olmayan hastalara göre anlamlı düşük bulundu. Akromegali grubunda ER pozitifliği sadece remisyondaki hastalarda tesbit edilirken, nonfonksiyone adenom grubunda ise çoğunlukla remisyonda olmayan hastalarda tesbit edildi.Sonuç: Sonuçlarımız, akromegalili ve nonfonksiyone adenomlu hastalarda östrojen reseptör pozitiflik oranlarının ve gen ekspresyon seviyelerinin benzer olduğunu göstermiştir. Aynı zamanda akromegali hastaları için östrojen reseptör pozitifliğinin ve her iki grup hastaları için ise ESR1 gen ekspresyon seviyesinin yüksek olmasının iyi prognoz belirteçi olabileceğini düşündürmüştür. Ancak, akromegali hastalarında östrojen reseptör pozitifliğinin ve gen ekspresyon seviyesinin rutinde bakılmasının gerekliliğini ortaya koymak için daha fazla sayıda hastayla daha ileri çalışmaların yapılması uygun olacaktır.