Television came into people's life as a mass medium in 1960's and day by day lifted its effectiveness.In case reality shows are irreplaceable for TV programs.In this study perception of reality-hyper reality is emphasised within the context of popular culture in TV adaptations.Big Brother,which is world-famous TV the program, was broadcasted first time in Turkey.So this study may help to understand how one global TV program become glocal and to what extent the social representation is reflected.The people in this house were simulated and they are not the plain truth.They take the reality's place and represent us virtual reality.This study's main goal is to show the changing between reality and hyperreality in Big Brother's house according to Jean Baudrillard's simulation theory.After literature search, Big Brother program is examined with content analysis method. In light of this information, hypotheses are argued.However one product has global character, it can change according to its region, culture, traditional and conservative consciousness, and religion,structure of family and society and public decency.In this variation, it can be reached that people are simulated and they don't reflect reality.Instead of this they live in virtual reality.In this information age it cannot be differentiated, which is virtual and which is real.There is no more real's reality.It is started to conflict,and people carry on their lives as a simulated characters.Television,as a mass medium,plays a big role in daily life and all of these are transferred to the people with television.So according to these informations,this study may contribute the future researches.
Televizyon 1960'lı yıllarda özellikle kitle iletişim aracı olarak insanların hayatına girmiş ve günden güne etkisini artırmıştır. Reality showlar ise TV programlarının vazgeçilmezlerindendir. Bu çalışmada popüler kültür bağlamında TV uyarlamalarında gerçeklik-hipergerçeklik algısı üzerinde durulmuştur. Dünyaca ünlü Big Brother programının Türkiye'de ilk kez yayına girmesiyle beraber küresel bir programın nasıl küreyerelleşip, toplumsal temsiliyeti ne ölçüde yansıttığını görmeye çalışma yardımcı olacaktır. Programda yer alan kişiler simüle olmuş bireylerdir ve aslında gerçeğin kendisi olmayıp gerçeğin yerini alarak bize sanal gerçekliği sunarlar. Bu çalışmanın temel amacı Big Brother evindeki bu gerçeklikle hipergerçeklik arasındaki değişimini Jean Baudrillard'ın simulasyon teorisi çerçevesinde incelemektir. ve Çalışma literatür taramasından sonra `Big Brother` programı içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Bu bilgiler doğrultusunda hipotez cümleleri tartışılmıştır. Ne kadar uluslararası bir özellik taşısa da bir ürün girdiği ülkenin kültürüne, geleneksel ve muhafazakar anlayışına, dinine, aile ve toplum yapısına ve genel ahlak kurallarına göre farklılık gösterebilir. Bu farklılıkta bireylerin simüle olduğunu, gerçeği yansıtmadığını bunun yerine sanal bir gerçeklikte, hiper real bir evrende yaşadığı sonucuna varılabilir. İçinde yaşadığımız bilgi çağında neyin gerçek neyin sanal olduğu ayrımı yapılamamaktadır. Gerçeğin gerçekliği kalmamış, gerçek çatışmaya başlamış ve insanlar artık simüle olarak hayatlarını devam ettirmektedirler. Bir kitle iletişim aracı olan televizyonun da günlük hayatta önemli bir yer tuttuğunu ve bütün bunların da televizyon vasıtasıyla insanlara aktarıldığı düşünüldüğünde bu çalışma bir sonraki araştırmalara katkı sağlayabilir.