The aim of this study was to analyses of all deliveries in Gazi University School of Medicine, Department of Obstetrics and Gynecology between years from 1988 to 2009. In addition; rate, indications, effecting factors, chage in time, rate in Turkey and World and suggestions for decreasing the caesarean section rate are the other aims of this study.Between 01.01.1988 and 30.01.2009 patients who apply and deliver a birth in Gazi University School of Medicine, Department of Obstetrics and Gynecology Clinic were evaluated retrospectively from birth records. 21414 vaginal and abdominal births were evaluated from this records. Data were evaluated in SPSS 15.0 programme. For qualitative data analyeses % distribution, for quantitative data mean +/- SD, for comparing qualitative data Chi-square test, for comparing qualitative data t-test and variance analyses and nonparamatric methods of these tests were used.In this study, rate of caesarean section in Gazi University School of Medicine, Department of Obstetrics and Gynecology Clinic was found as 41.8 %. It is observed that this rate is higher than both Turkey (2008-36,7%) and USA (2007-31,8%). In our clinic caesarean section was performed because of 43,1% elective, 26,2% repetative, 11,9% cephalo pelvic disproportion, 6,4% breech presentation, 4.2% acute fetal distress, 3.7% multiple gestations. It is observed that the distribution of elective and repetative caesarean sections percentages are progressively increased in years. 45-60% of all caesarean sections was elective after the year of 1999. In all delivery modes, after twenty weeks of gestation at singleton deliveries 93.4% cephalic, 4.9% breech and 0.8% other presentations (transverse situs, obliq situs, compound presentation) observed. In vaginal delivery (total 12457 cases), 97.2% nonoperative, 2.8% operative prosedure was performed ( 1.8% forceps, 1.0% vacuum extraction). In vaginal delivery, % 78,8 local anesthesia, % 2,9 epidural anesthesia, % 0,7 combined anesthesia, % 0,6 spinal anesthesia were used, in % 17 of vaginal deliveries no anesthesia were used. In vaginal deliveries local anesthesia were most preferred and spinal anesthesia were least preferred methods. In our clinic increasing usage of local anesthesia in vaginal deliveries observed in last 21 years especially after 2004. Allocating sufficient time for prenatal pregnant education, generalizing local ansthesia technics would be effective for overcoming pregnants delivery fears. As a result; the primary aim must be education of public for decreasing caesarean section rate .Key words; Caesarean section rate, Elective caesarean section, Delivery mode.
Çalışmamızda Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde 1988-2009 yılları arasında gerçekleşen tüm doğum vakalarının istatistiğinin ortaya konması hedeflenmiştir. Ayrıca sezaryen hızı, endikasyonları, etkileyen faktörler, Dünyada ve Türkiye `de sezaryen hızları, zamansal değişim, sezaryen sıklığını azaltmaya yönelik öneriler gibi temel konuların irdelenmesi hedeflenmiştir.01.01.1988 ile 30.01.2009 yılları arasında Gazi Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğine başvuran ve doğum yapan olgular retrospektif olarak doğum defteri kayıtlarından taranarak değerlendirilmiştir. Doğum defterinde kayıtları yer alan 21414 vajinal ve abdominal doğum olgusu değerlendirilmiştir. Veriler SPSS 15.0 paket programına yüklendikten sonra, sonuçların değerlendirilmesinde, niteliksel veriler için % dağılımı, niceliksel veriler ort +/- SD, karşılaştırmalarda niteliksel veriler için ki- kare, niteliksel veriler için t- testi ve varyans analizi veya bunların nonparametrik yöntemleri kullanılmıştır.Bu çalışmada Gazi Üniversitesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği sezaryen hızı % 41.8 olarak tespit edilmiştir. Bu değerin Türkiye (2008 - % 36.7) ve Amerika (2007 - % 31.8) başta olmak üzere dünyadaki bir çok ülkenin sezaryenin hızlarından yüksek bir değer olduğu gözlenmiştir. Kliniğimizde sezaryen endikasyonlarının % 43.1'i elektif sezaryen, % 26.2'si mükerrer sezaryen , % 11.9'u baş pelvis uygunsuzluğu, % 6.4 makat geliş, % 4.2 akut fetal distress, % 3.7 çoğul gebelik nedeniyle gerçekleşmiştir. Sezaryen endikasyonlarının yıllara göre dağılımında elektif ve mükerrer sezaryen yüzdelerinin genel olarak yıllar içinde artan bir çizgide ilerlediği gözlenmiştir. 1999 yılından itibaren gerçekleştirilen tüm sezaryen doğumların % 45-60 `ının elektif sezaryen olduğu gözlemlenmiştir. Doğum olgularında, yirmi hafta üzeri tekil gebeliklerde % 93.4 baş geliş , % 4.9 makat geliş ve % 0.8 diğer geliş Şekilleri (yan geliş, oblik geliş, bileşik geliş) izlenmiştir. Vajinal doğum olgularının (12457 olgu) % 97.2'si müdahalesiz gerçekleşirken % 2.8'inde operatif vajinal doğum uygulanmıştır (% 1.8 forseps, % 1.0 vakum ile vajinal doğum). Vajinal doğum olgularının % 78.8'inde lokal anestezi, % 2.9'unda epidural anestezi, % 0.7'sinde kombine anestezi, % 0.6'sında spinal anestezi tercih edilirken % 17'sinde anestezi uygulanmamıştır. Vajinal doğumlarda en çok lokal anestezi tercih edilirken, en az spinal anestezi tercih edilmiştir. Kliniğimizde özellikle 2004 yılından itibaren olmak üzere son 21 yılda vajinal doğumda bölgesel anestezi kullanımının giderek yaygınlaştığı gözlenmiştir. Doğum öncesi gebe eğitimine yeterli süre ayrılması, bölgesel anestezi tekniklerinin yaygınlaştırılması gibi önlemler gebelerin doğum korkularını yenmelerinde etkili olacaktır. Sonuç olarak dünyada toplumsal sorun haline gelen sezaryen hızının azaltılmasında öncelikli hedef toplumun eğitimi olmalıdır.Anahtar Kelimeler : Sezaryen hızı, Elektif sezaryen, Doğum şekli.